Dün, bugün ve yarın üçlemesi arasında beklide en garip/gariban olanıdır bugün. Çünkü diğer ikisi arasına sıkışıp kalmış, kaçacak yeri ve zamanı yoktur. Ne onlarla ne de onlarsız var olmayı başarabilmiştir. Ve hayatımızın geri kalanının ilk günüdür tabi ki.
Dün, lisede dinlediğimiz eski şarkılarla, anılarla, bir köşede unutulmuş fotoğraflarla doludur. Kimi güzel kimi çirkin birçok anıyı barındırır istesek de istemesek de… Ve bu yüzden bazen tek yaptığı bugüne işkence etmekten ibarettir. Ödememiz gereken her bedel dünden mirastır bizlere. Bir yük gibi onu bugüne taşır dururuz, her gün yeniden başlarız bugüne ve yeniden taşırız dünden kalanları. Bizi bugüne getirenin dün olduğu bir gerçek, ama bizi bugünden alıkoyanda dündür her zaman.
Yarın, henüz gelmemiş olan. Umutla bakarız çoğu zaman. İster istemez bağlanırız ona. Anlamlar ve fallar yükleriz. Bilinmeyenin cazibesidir belki kapıldığımız. Yinede en zor anlarımızda ‘yarın yeni bir gün’ diyerek avuturuz kendimizi. Yarın da bugüne işkence eder. Bazılarımız o kadar çok kaptırırız ki kendimizi ona, dünümüz bugünümüz sadece yarın olur. Yarın içindir her şey. En güzel günlerimiz yarın daha iyi bir okula gitmek için harcanır, en güzel okul yıllarımız yarın daha iyi bir meslek sahibi olmak için feda edilir. Ve bir başladı mı bu maraton yarının bize vaat ettiklerinin ardı arkası kesilmez. Bugün harcandıkça yarın kazanılır. Ama kaçırılan ufak nokta hayatın bugün ile bitecek olması, sonunda bir yarın olmaması.
Dün ve yarından ibaret değildir bugünün kahrı. Bizler fazla hafife alırız bugünü çoğu zaman. Düşündüm buldum sandığım yüzyıllık gerçekler işte; büyüklerimiz demiş bugünün işini yarına bırakmayın diye. Kaçırdığımız her şey yarına bıraktıklarımız, ertelediklerimiz. Hayal ettiklerimiz hep yarına terk edilir. Bugün çok erken gelir başlamak için, ama yarında çok geçtir, farkında değiliz! Birbirini kovalayan dünler bugünler ve eskiyen yarınlardan sonra bir de bakarız ki koca bir ömür gelip geçmiş. Elimizde kalan hayallerimizin listesinin başlığını karalar ve üzerine keşke yazmak düşer bizlere.*
Bugün, today, heute, aujourd'hui..vs ne derseniz deyin sadece zamanın bir parçası, gelip geçen akışkan bir şeydir. Bugün, yarın dün olacak bir mahkumdur. Bugün diğer ikisi içinde en çok sarılmamız gerekendir. Çünkü her gün yeni bir bugüne uyanırız, tabi eğer uyandığımızı fark edebilirsek. ‘Anı yaşa’ temalı bir yazı değil bu, ama siz anı yaşayın. Bugün dünden kalan hayallerimizi gerçekleştirmenin vakti, yarın peşinden koşacağımız hayallerimiz de hep bugünün eseri. Keşkeler ile umutları dengede tutmak için bir şans, uyanmayı bilirseniz! Yoksa sizler de bugün kadar dünün ve yarının arasında sıkışır kalırsınız.
* Bir liste hazırlayın kendinize, ertelediğiniz her şeyi oraya yazın. Zamanla ne kadar çok şeyi yarına bırakıp unuttuğumuzu göreceksiniz. Pardon unutmuyoruz, kaçırıyoruz zamanı!