Galiba beni rahatsız eden iki nokta var. Birincisi, bırakın tek bir kareyi binlercesi için bile 4 - 5 yıl gayet uzun bir süre. Yıllarca aynı sıralarda oturduğun, aynı sınavlar için günlerce uykusuz kalıp, aynı tatillere sevindiğin sınıf arkadaşlarınla okul bittiğinde dönüp bakabileceğin birkaç tane anın bile yoksa ve bu kaybını okula veda ederken ayaküstü çekilmiş bir resimle geçiştirmeye çalışıyorsan, size ne söylesem boş zaten. Yolunuz açık olsun arkadaşlar.
Beni rahatsız eden diğer nokta ise bu durumun genel bir toplum yanlışı olması. Sahip olduklarımızın değerini onları kaybederken, onlara veda ederken fark ediyoruz. Ve bu geç farkındalık yapmamız gereken ama yapmadığımız, sürekli erteleyip durduğumuz birçok şeyi tetikliyor. Daha zamanımız çokken aklımıza gelmiyor o duygu yüklediğimiz sözcüklerimiz. Karşındakinin boynuna sıkıca sarılıp içinden gelenleri söylemek hep son ana sıkıştırılıveriyor.
Belki okulun ne zaman biteceğini, eve ne zaman döneceğimizi ve tatilin ne kadar süreceğini biliyor olabiliriz. Çünkü zamanı saymaya ve şekillendirmeye çalışan insanoğluyuz sadece. Ama randevu defterimize önceden not düşemeyeceğimiz bir sürü veda ile dolu bir hayat var karsımızda. Ve zaman avuçlarımızdan akıp giden sayısız kum taneleri sadece.
Sefa’nın Eskiz Defteri :: 24 Mayıs 2009
