Bir Hint masalına göre, kedi korkusundan devamlı endişe içinde yasayan bir fare vardır.
Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece
mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya baslar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya baslar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu eski haline döndürür. Ve der ki,
"Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüreği var. O yüzden ben sana yardım edemem."
Sen anlamazsın çocuk! Çünkü koca bedeninde bir çocuğun kalbi var hala. Zaman denen büyücü giderek çürütse de etlerini, kalbinde sek sek oynayan küçük bir kız çocuğu var! Çocuk! Saçların giderek ağarsa bile, toplumun giydirdiği kaplan postu ile üstlerine çıksan da merdivenlerin, sen hala çamurlu elleriyle üstü başı kirli, dizleri yara bere içinde küçük bir çocuksun. Büyümeyecek kalbin, değişen sadece yüzündeki çizgiler. Aynaya her baktığında kaybolan ışık değil, cansız bedenin olacak. Daha zamanın var çocuk.
Büyümek hiç iyi bir şey değil, keşke o korkak çocuk kalsan sen de! Ne yaparsa yapsın gözlerindeki o korkuyu alamasa zaman denen büyücü. Ve sonunda seni eski haline döndürse. Ve dese ki; “Sen cesaretsiz ve korkak bir çocuksun! Sende sadece bir çocuğun yüreği var. O yüzden ben sana yardım edemem.”
Ve biz bu hikayeyi anlamasak, bizi tek ilgilendiren kısmı sonunda yine çocuk olacağımız olsa. Zamana karsı aptala yatsak, yer mi dersin çocuk? Yeterince korksak, o da pes eder mi büyücü gibi? Ne dersin çocuk? Yatma vakti gelmedi mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder